Boğaziçi'nin asırlık yalılarından birinde köpeği ve hizmetçileriyle yaşayan Fatoş Hanım ilerleyen yaşının getirdiği hastalıklarla mücadele etmektedir. Yeğeni Esra halasından gelen bir telefonla yalıya gittiğinde onu yatağında yarı uyur yarı uyanık tuhaf bir halde bulur. Sabah olduğunda ise aile avukatı tarafından yaşlı kadının öldüğü ilan edilir. Fatoş Hanım vasiyetinde varislerinin parası önceden ödenmiş bir Güney Afrika tatiline gitmesini istemiştir.
İstanbul'dan yola çıkan aile üyelerine; Fatoş Hanım'ın avukatı Sinan tur rehberleri Neslişah ve Hamit son anda gruba dahil olan balayına çıkmış yeni evli bir çift de eklenir. Johannesburg sokaklarının rastalı kadınları egzotik meyveler papağanlar sıcak Afrika nağmeleri grubun önce başını döndürse de daha sonra Fatoş Hanım'ın çok sevdiği bir sözün gerçekliği ile yüzleşmek zorunda kalacaklardır:
"Tavşanı yakalamak istersen yuvasına bir sansar sokacaksın. Tavşan içerdeyse mutlaka dışarı çıkar!