"Nefes nefese kalmıştı.
Atlılar nefesi kesilmek üzere olan kızın dibinde bitmek üzereydi ki karşısından bir atlı belirdi. Olduğu yerde dondu kaldı. Gerisinden ve önünden gelen atlılarla çepeçevre kuşatılmış olmanın çaresizliğiyle hareketsizleşmişti. Elindeki silahı kendine en yakın olan karşısından gelen atlıya çevirdi. Tetiğe basacaktı ki adam kalpağını çıkarıp salladı. Onu tanımıştı. Tam yanından geçerken kendisine uzanan kolu yakalayıp atın üstüne çekiverdi kendini. Belini sıkı sıkı kavrayıp "Çabuk çabuk ol!" diye bağırdı. Arkalarında kalan atlılara doğru silahını uzatıp iki el ateş etti. Bir atın tozu dumana katarak yere devrildiğini gördü. Sonra arkalarından işittikleri küfürlü yaygaralara rağmen adamlar peşlerini bıraktılar."
1900'lü yılların başında Yusuf Bey'in oğlu İsa sadık dostu Muhammed ve güvenecek dal arayan Çinli Li bizi Doğu Türkistan'da uzun ve güzel bir yolculuğa çıkarıyor. İngiliz Rus ve Çinli devlet adamlarının güç savaşı arasında İsa Osmanlı ülkesinden gelen Ahmet Kemal'e emanetleri ulaştırmaya çalışırken bir yandan da arkadaşlarıyla hazine peşindedir. Türk mitolojisindeki karakterlerin de eşlik ettiği bu macera bizi de zamanda yolculuğa çıkarıyor. Roman bittiğinde ağzınızda güzel bir tat kalacak. -
Nihayet ÖZER