Derik denince akla Mazıdağ'dan esen korkunç yel gelmeli. Kış aylarında öyle eser öyle eser ki o taş yığını Derik'i yerinden sökecekmiş gibi. Dükkânların kepenkleri öter damlardan taşlar düşer. Tenekeli bir yer varsa kâğıt gibi uçurur. Çok yağmur yağar. Sel olur bu yağmurlar. Toprağı humusu yeşilden sarıya dönmüş yaprağı sürükler götürür Şahvelet Köprüsü'nün altına ordan Fırat'a Suriye'ye...
Eserlerinde Köy Enstitülü yıllarının etkisi açıkça hissedilen Ümit Kaftancıoğlu'nun Tüfekliler romanı Mardin'in Derik ilçesinde geçer. Hikâyenin merkezinde ülkenin değişik yörelerindeki Köy Enstitülerinden gelen genç öğretmenler yer alır. Derik onlara coğrafyasıyla Türkçeden çok Kürtçenin konuşulduğu günlük yaşamıyla insan ilişkileriyle bambaşka bir dünyaymış gibi gelir. Bir tarafı dağ bir tarafı çölle çevrili bu coğrafyaya "Atatürk Devrimleri" sanki hiç uğramamıştır. Burada devlet tarafından da desteklenen bir ağalık düzeni hüküm sürmektedir. İki büyük aşiretten biri olan Rutanlı aşireti reisi Necimoğlu'nun karşısında çölün kartalı "Kasrı Kanco" şatosunun reisi Abdürrahim Türk vardır. Her iki taraf da tepeden tırnağa silahlı elleri tüfeklidir.
Tüfekliler toplumsal yaşamımızda etkileri hâlâ hissedilen aşiret düzeninin devlet eliyle nasıl yeniden yapılandırıldığını ayrıntılarıyla işleyen "parası pulluların sırtı kalın çulluların rejimi"ne yönelik güçlü eleştiriler yönelten çağdaş bir roman.