"Çocuğun hüviyeti var mı?" dedi. Dedem devlet işlerinde tecrübeli olduğu için obadan çıkarken babama:
"Çocuğun hüviyetini unutma" demişti. Hüviyetimin babamın ceketinin iç cebinde olduğunu biliyordum. Babam aceleyle elini ceketinin iç cebine daldırarak çıkardığı karmakarışık kâğıtların arasından hüviyetimi buldu. Sonra da hızlıca savcının yanına vararak ona hüviyetimi uzatıp yanıma döndü. Savcı kimliğe göz ucuyla baktıktan sonra bana:
"Adın ne senin kızım?" dedi.
Bana kızım dediği için yüzümün kızardığını hissetmiş heyecanım da biraz artmıştı. Yine de dili sürçtü diye aldırış etmeden:
"Seyrani" dedim.
"Kaç yaşındasın sen?"dedi.
"Sekiz" dedim.
Babam yolda gelirken "adını yaşını ve babanın adını sorduklarında benim sana söylediğim gibi şaşırmadan söylersin" diye beni tembihlemişti.