Gök gibidir insanın kalbi; uçsuz bucaksız hudutsuzdur. Yeri gelir kuşlar olur uçar yeri gelir fırtınalar gibi kopar. Toprak gibidir insanın ruhunun kökleri... Kalbinin en derinlerine işlemiş sarmaşıklar gibidir. Kalp dediğin nedir ki damarlarında dolaşan kanı üretmek dışında bir görevi yok hâlbuki!
Peki aşkın vicdanın ve merhametin simgesi olarak neden kalbi seçti bu insan? Birçok nedeni olabilir de mi? Bana kalırsa bunlardan biri kalbin insan üzerindeki hâkimiyetidir. Kalbimizden başlayıp parmak uçlarımıza kadar tüm vücudumuzu baştan sona saran damarlarımızdaki kanın merkezidir. Aşk vicdan ve merhamet de böyle bir şeydir. Tıpkı damar gibi insanın tüm ruhuna dolanır. Aklına duygularına ve düşüncelerine hükmetmeye başlar ve tıpkı kalpsiz yaşayamayacağı gibi aşksız vicdansız ve merhametsiz de bir ölüdür insan aslında...
Bizi diri tutan insanlığımıza ve ruhumuza can veren bunlardır. Nasıl ki kalbimiz bedenimize can veriyorsa; aşk vicdan ve merhamet de ruhumuza can verir.