Kayalara şekiller veren hırçın dalgalar var içimde. Arkamdan iten deli rüzgârın kuvvetiyle mağaralar oyuyorum sabırla. Kazdıkça içimdeki girdap büyüyor. Merkez üssü muamma depremlerle sallanıyor bedenim. Üşüyorum. Derine indikçe üstümdeki ağırlık artıyor. Terliyorum. Deniz feneri ışığında türküler yakıyorum ortaya. Deryanın gözyaşları kıyılara vuruyor. Kıyılar dilsiz. Kumsal med cezirden gebe kalmış öfke kusuyor. Güneş damarlarımdan içime nüfuz ediyor. Yanıyorum. Kum tanecikleri ağızlarını açmış göğe bakıyorlar. Çolak kayık naralar atıyor içine içine; gök boyalı ahşap gövdesi kabuklar halinde denize atlıyor. Heves Veren ağaçları emekliliğe gün sayıyor. Balıklar çöldeki develere yüzme öğretiyor. Son kullanma tarihi geçmiş posta güvercini efkârlı; dökülen tüylerinden fal bakıyor: Seviyor sevmiyor...