"Herkesin ona güveni tamdı zira hepsi biliyordu ki Dobernik onu bir metro istasyonundan çıkarıp getirmişti. Çünkü Ciril hiç kimseydi. Şirketten hisse kapmaya kimsenin işine burnunu sokmaya kalkışmayacak bir hiç kimse. Adam yerine konduğu hem de kısa zamanda benimsendiği için şükran duyması gereken bir hiç kimse. Öyle bir hiç kimseydi ki başka bir hayatta işsiz güçsüz bir aylak bir sokak müzisyeni bir kemancıyken kendinden ne beklediklerini anlamadığı kişilerin kurduğu yeni hayatında televizyon kameralarının önünde Piscanec'i şantiyede tozun içine yuvarlanmaktan kurtarmak zorunda kalmıştı."
Ciril gündüzleri metrolarda geceleri üçüncü sınıf bir barda müzik yapan bir kemancı. Ne akademiye girecek kadar yetenekli ne müstakil bir evde yaşayacak kadar paralı ne de gönlünce bir aşk yaşayacak kadar şanslı. O her şeyin ortalaması; bir vasatlık prensi.
Ve bu prensin Stefan Dobernik'le tanışmasıyla bütün hayatı değişiyor altüst oluyor. Her adımda hayallerinden daha da uzaklaştığını bildiği hâlde yürümek zorunda kalıyor.
Viyana'dan Ljubljana'ya uzanan bir savruluşu konu ediyor Mayıs Kasım. Drago Jančar okurunu bu kez devasa şirketlere başarısızlığı taç hâline getirmiş bir müzisyene ve bolca aryanın olduğu uzak bir bakışa davet ediyor.
Drago Jančar'ın altıncı kitabını yayımlamanın sevinciyle...