"Elbette öncelikle bu kitaplar bir "yaşam öyküsü" dür. Ama aynı zamanda ülkemizin "devlet memurluğu" kavramının ciddi bir irdelemesidir. Liyakat veya sadakat karşılığında maaş alıp geçimimizi sağladığımız bu "iş"in ne kadar ciddiye alınabileceği de ne kadar savsaklanabileceği de gösterilmeye çalışılmıştır. Ve özellikle "ülkemizin siyasi tarihinin bir sürecinden özetler" ve bunlara bağlı yorumlar yapılarak yakın dönemimizin gözler önüne serilmesi istenmiştir."
"Elbette bu yaptıkları da "aferin" almayacaktı! Eh; bu durumda da bu yaptığı ona "yol su elektrik" olarak dönmese de "memleketinde sürgün olmak Şube Müdürlüğü görevinden alınmak" olarak dönecekti!"
"Kocası ise ondan perişandı. Hem karısının bu hastalığına üzülüyor hem onu bu hale getiren stresin kaynaklarını bilip bir şey yapamamanın sıkıntısını ve üzüntüsünü yaşıyordu. İnandığı Tanrısıyla kavga halindeydi."
"Ben kliniği niye kapatıp ikinci emekliliğimi yaşamak istedim? Amacım evde oturmak mıydı? Tüm hayallerim yıkıldı" diye kendi kendine dertlenmekteydi. Ama aşağı tükürsen sakal hesabı ne Gülhan'ı üzebiliyor ne kendi mutlu olabiliyordu! Tam iki arada bir derede kalakalmıştı."
"Ülke göz göre göre karanlığa doğru sürüklenirken bunların nedenlerini de görürken halka anlatmak bir denizyıldızını kurtarmaktı ona göre... Belki yazdığı yazıları çok az kişi okurdu belki hoşlarına gitmez ciddiye de almazlardı. Ama ya bir tek kişi bile durumu kavrayıp doğru tarafa geçerse?"