Hekate'nin Karia kökenli bir tanrıça olduğu yakın bir düşünce olarak kabul görülebilir. Ayrıca Hekate'nin Karia Kökenli bir ana tanrıça profili sergilediği de söylenebilir. Eğer Hekate Batı Anadolu kökenli ve titan soylu bir tanrıça olduğu varsayılırsa Batı Anadolu'daki kültür kökenine de bir ışık tutabilir. Gerek sikkeler üzerindeki tasvirleri gerekse yazıtlar üzerindeki tasvir ve ismi düşünüldüğünde Hekate'nin neden bilinen kazı yapılan tek tapınağının Lagina'da yer aldığını da sorgulamak gerekir. Kuzenleri Apollon ve Artemis'in tapınakları tüm Karia'da dağılım gösterirken Hekate'nin hem de köken olarak doğduğu topraklarda neden bilinen tapınaklarının olmadığı sorusu akla gelmektedir. En basit şekilde düşünüldüğünde Hekate'ye genellikle kuzenlerinin kutsal
alanlarında mı tapınılıyor veya Hekate'ye özel farklı yerlerde küçük şapeller mi vardı sorusu sorulabilir. Bu yüzden antik kaynakların çok iyi incelenmesi gerekiyordu. Antik kaynakların incelenmesi sırasında çoğu zaman Anadolu arkeolojisinde temel kaynak olarak kabul gören Homeros Herodotos Xenophon Strabon gibi kaynakların dışında çevirileri 19. Yüzyılda yapılmış birçok eski kaynak gözden geçirilmiştir. Günümüze ulaşamamış bir şekilde kaybolmuş çok sayıda antik kaynak henüz kaybolmadıkları Roma veya Bizans Dönemleri'nde okunmuş ve kimi antik yazarca kullanılmıştır. O yüzden Roma ve Bizans kaynaklarında çok daha
eski kaynaklardan alınma çok önemli bilgiler bulunabilmektedir. Örneğin adını çok daha iyi bildiğimiz ve tanıdığımız Anabasis ve Hellenika'nın yazarı Atinalı Xenophon'un bazı eserleri Türkçe'ye de çevrilmiştir. Ancak Batı Anadolu kültleri hakkında bilgi alabileceğimiz Ephesos'lu Xenephon (MS 2.-3. yüzyıl) hakkında ise pek
fazla bilgiye maalesef sahip olmamışız. Edebiyat dünyasının kabul ettiği gibi Ephesos'lu Xenophon'un anlattığı Anthia ve Habrocomes'in Ephesos'ta geçen hikayesi bilinen en eski roman olarak kabul edilir ve Shakespeare'nin Romeo ve Juliet eserine ilham kaynağı olduğu belirtilir.