Yaprakların sararmaya yüz tuttuğu mevsim dönümlerinde yere birer birer düşen yapraklar bir han misali gelip geçtiğim şu fani dünyanın içinde geçici bir varlık olduğumu hatırlatıyordu bana. Elbette bizler için her şey doğmakla başlıyordu. Adım adım göç etmeye yürüdüğümüz bu dünyanın taşlı ve tozlu yollarında ömrümüzden geçip karşımıza çıkan güzel insanlar bize dostluk ediyordu. Nasıl bir insan olduğumuzu da onlar gösteriyordu. Öyle ki dostu ne ise insanın bahtı da ona çıkıyor sonbaharın yağmurlarında ve onlarla anılıyor bir ömrün sonundaki kutlu hatıralar.
Allah yoluna iyi insanlar çıkarsın duası hala var bu memlekette. Umutlarım hep diri yolsuzlukların olmadığı ve güzel hayallere daldığım beyhude ömrümde. Mevsimler iki bahar arasında geçiyor hissettirmeden ve acımadan sevdiceğimin yüzündeki çizgiye. Bir posta treni sanki bu ömür; her mevsimde farklı renkteki ağaç yapraklarına değen ve geçtiği istasyonlarda oynayan istasyon çocuklarının umutlarına dokunan...
Bazen bir zarif şair değip de geçiyor içimden kanayan kılcal damarlarımdan ve bir rüzgâr estiriyor gönlümün uçsuz bucaksız kırlarında beni üşüten yoksul hissettiren...