"Babam öyle biriydi. Sanki doğmamış Kasım ayında yağmıştı. Topuklarında kurak topraklar gibi çatlaklar vardı. Her mevsim değişen bir insandı o yüzden kışı hiç sevmezdim. Babamın ölmesini beklerdim hep. Çünkü onu biraz olsun sevmek için özlemem gerekli diye düşünürdüm."
Yaşadıklarını kendine kanıtlamak için yazan geçmişinde açılan kuyuya düşmekten kurtulamayan bir adamın evden sokağa taşıp sokaktan eve sığınması anlatılıyor Yazarı Bilinmeyen Roman'da.
Zihindeki sökükleri tekrar ve tekrar yamalayanların küçük mutluluklardan doğan trajedilerin hırsın birbirine yaslanan düşman evlerin tekerrürden ibaret hayatların çemberinde dönüp duran insanların ustalıkla kurgulanmış hikâyesi.
Yılmaz Şener oyunun içine herkesi katıp çocukluk kuyusuna atılan taşların çetelesini tutarken trajedilerin kanıksanmasına eleştirel bir bakış getiriyor.