Tanzimatla birlikte batılı tarzda yeni bir edebiyat kurma arayışı içinde olan ediplerimiz kaçınılmaz olarak kendilerini klasik Yunan edebiyatının kapılarında bulmuştur. Batı sanatının temelinde Yunan kültürünün bulunduğu anlaşıldıkça da söz konusu kültüre nüfuz etmeyi sağlayacak eserlerin sayısı ve hacmi artmıştır. Esâtîr-i Yunâniyân bu yolda üretilmiş eserlerin en derinliklisi ve en kapsamlısı olarak temayüz etmiş uzun bir müddet bu özelliğini korumuştur. Antik Yunan kültürünü hemen her yönüyle ihtiva eden bu eser edebiyatımızda doğrudan Yunan mitolojisini ele alan ilk kitaptır. Resimli olup birçok resmin ikonografik analizini içermesi de yazıldığı dönemde kitabın cazibesini arttırmıştır. Neşredildiği tarih Nev-Yunanîliğin tartışıldığı yıllar olduğundan Esâtîr-i Yunâniyân muhataplarında derin heyecan uyandırmıştır:
''...ardı arası kesilmeyen ilmî telîfât arasında bu bir vâkıadır (...) Kim bilir belki de Mehmed Tevfik Paşa'nın bu telîfi birgün ilâhî bir hareketin mebdei gibi anılır?''
Yahya Kemal