Yirmi birinci yüzyıla damgasını vuran dönüm noktası bir olayın çarpıcı tasviri. Ekolojik sorunlardan uzmanların yönetimine istisna hâlinden bağışıklık demokrasisine korkunun egemenliğinden komplo teorilerinin yaygınlığına mecburi mesafelerden dijital kontrole kadar varoluşun nasıl değiştiğine ve gelecekte bunun politik etkilerinin neler olacağına dair bir sorgulama.
Koronavirüs devletlerin kibirli sınırlarını vatansever duvarlarını aşan egemen bir virüstür ve tüm korkunç gaddarlığıyla en zayıf olanı dışlayan bağışıklık mantığını ifşa etmektedir. Her türlü adalet fikrine meydan okuyan savunmasız ile korunan arasındaki eşitsizlik ise hiç bu kadar açık olmamıştı. Virüs kapitalizmin acımasızlığını ortaya çıkardı. Ama sadece bu değil dayanışma içinde bulunmadan kurtuluşun mümkün olmadığını da gösteriyor ve bizi birlikte yaşamanın yeni bir yolunu düşünmeye zorluyor.