Akdeniz'in bir parçası olan ve Türkiye ile Yunanistan kıyılarıyla çevrili Ege Denizi'nde temel sorun Yunanistan'ın elindeki Adaların Anadolu'ya çok yakın olması ve bu Adaların bütün Ege Denizi'ni kontrol edebilecek bir konumda bulunmasıdır.
Adalar meselesinin kökeninde Balkan Savaşları sırasında Yunanistan tarafından işgal edilen Adaların Türkiye'ye geri verilmemesinden kaynaklanan hususlar vardır. Türkiye I. Balkan Savaşı sonunda imzalanan Londra Antlaşması ile sorunun çözümünü Büyük Devletlere bırakırken çekincelerini ve hassasiyetlerini de ortaya koymuş ve o günkü şartlar gereği hayırhahane olacağı ümidini taşıyarak bu işi Büyük Devletlere havale etmeye razı olmuştur. Büyük Devletler ise Gökçeada Bozcaada ve Meis dışındaki Ege Adalarının Yunanistan'a bırakılmasına karar verdiklerini bildirmişlerse de bu karar Osmanlı Hükümeti tarafından kabul edilmemiş Gökçeada Bozcaada ve Meis'in kendisine bırakılmasını senet sayan Bab-ı Ali haklı ve meşru isteklerini kabul ettirmek için çaba harcayacağını beyan etmiştir. Koskoca Balkanlardan vazgeçebilen Türkiye Adalardan vazgeçmemiş ve Adaları etle tırnak gibi Anadolu'nun bölünmez parçaları olarak görmüş ister Yunanistan'la yapılacak ikili görüşmeler yoluyla isterse savaşla bu Adalardan hiç olmazsa kendi güvenliği açısından elzem olan Sakız ve Midilli'yi geri almaya çalışmıştır.
Bu araştırmada günümüzdeki Türk-Yunan ilişkileri göz önüne alındığında iki taraf arasındaki anlaşmazlıklardan belki de en önemlisi olan ve etkileri günümüze kadar uzanan Adalar meselesinin I. Dünya Savaşı'na kadar olan dönemi Büyük Devletlerin bu konuda vermiş oldukları karar çerçevesinde özellikle dönemin basınına göre aydınlatılmaya ve değerlendirilmeye çalışılmıştır.