Değil insanların yeryüzündeki bütün canlıların yaşama haklarını acıya boğan her hareket insanlık suçudur. Suçun insanlara atfedilmiş olması ise insanlığın bir ayıbıdır. Ayıbından utanmayıp geçmişten günümüze bunu sürdüren ''insanoğlu'' yeryüzünü güzel renklerle resmetmek isteyen sanatçı ruhlara haliyle kanın kırmızısından başka renk sunmamaktadır. Bu insanlık suçlarından biri Balkan Savaşları sırasında işlenmiştir.
Türklerin ebedi yurdu olan Anadolu'nun gönlünü Balkan coğrafyasına akıtan bir gönül bağı daima var olmuştur. Sebebi Balkanların yüzyıllarca Türk toprağı olması Anadolu'yu yurt yapanların onu ata yadigarı olarak bırakmasıdır. Bu coğrafyada sözüm ona "medeni'' denilen ülkelerin gözleri önünde Türk-Müslüman halka bir kıyım uygulanmış ve Türk kültürünün izleri silinmeye çalışılmıştır. Bu insanlık suçundan dolayı gelincik çiçeği gibi narin kızlar analar savaşın kızıllığında boğulup gitmişlerdir.
Macar Türkolog Gyula Mėszáros bu eseri ile Türk tarihinin en hazin tablolarından birini tek renkle resmetmek zorunda kalmıştır.
İnsan olan herkesin kalbinde bir sızı bırakacak olan bu kıyımdan ders alınması yeryüzünün tabiat ananın bütün güzel renkleriyle bezenmesi ve ata yadigarı bu topraklardan çıktıktan sonra Anadolu'nun kıymetini her daim takdir edebilme hissiyatı vermesi dileğiyle...