"Her doğum bir umuttu her ölüm de bir hayal kırıklığı. Yaşam ise başlı başına bir yaraydı kanayan. Benimkiyse en derinde kanıyordu. Kurtarılamaz anlamsız bir yaraydı ve ben ne umut olmuştum doğduğumda ne de bir hayal kırıklığı olacaktım vakti geldiğinde." Cansu. Hayal kırıklığı dolu bir geçmişin üstüne sünger çekerek kendi kendine yetmeyi öğrenmiş bir gazino şarkıcısı. Bir gün aniden karşısına çıkan Timur neden olduğunu bile söylemeden Cansu'yu gazinodan alıp götürür. Cansu en başta karşı çıksa da yavaş yavaş Timur'un evinin sıcaklığı ve rahatına alışır. Evdekiler ona hiç sahip olmadığı aile mutluluğunu yaşatır. Kitaplarının arasında yıllardır özlemini çektiği aşkına kavuşmayı arzulayan Beste; ukala görüntüsünün ardında travmalarını biriktiren Falaz sert görüntüsüne tezat oluşturan yumuşacık kalbiyle Hayrullah Cansu'ya anne şefkatinin ne olduğunu öğreten Hikmet Teyze. Ve Timur. Yakışıklılığı ve davranışlarıyla Cansu'nun aklını başından alan ama aynı zamanda onu geçmişinin hayaletleriyle de yüzleşmek zorunda bırakan Timur. Cansu uzun zamandır tatmadığı kaygıyı da heyecanı da onunla yaşayacak. Peki ya sonra? Bu karanlık adam Cansu'nun masumiyetin sembolü olan frezyalara dokunmasını sağlayabilecek mi? Peki Cansu geçmişini tamamen geride bırakıp kendine bu evde yer bulabilecek mi?