Hiç tereddütsüz 20. Yüzyılın en büyük düşünürlerinden biri olarak görülebilir. Michel Foucault. Onun önemi her şeyden önce çağdaş Batı felsefesinde tarihdışı niteliğe sahip olduğu kabul edilen "özne" kavramını tarihselleştirme çabasından kaynaklanır. Düşünür başta elinizdeki kitap olmak üzere birçok çalışmasında özenin bir felsefi kategori olarak kuruluşuna dair kışkırtıcı sorular ortaya atar: "Özne" dediğimiz şey tarihsel süreç içinde nasıl kurulmuştur? Bu kurtuluş sürecisin hangi söylemsel çerçeveler hangi bilgi/iktidar mekanizmaları hangi hakikat oyunları kuşatır? Bireyselleştikçe yani kendimizi eylemlerimizin birer "özne"si olarak gördükçe özgürleştiğimiz düşüncesini hangi devasa tertibatlar ayakta tutar?
Cinselliğin Tarihi kariyeri boyunca akıl hastalığının tıbbın ve hapishanenin tarihi üzerine kafa yoran Foucault'nun son çalışması olur.