(...)
bir zamanlar kendimi külah yapıp üflerdim
ölçerek bir borunun ince hesap çapını
gövdemi uydurup namluya ve menzile
bir kuşu upuzun beklemişliğim var benim
bir yaranın önünde kendime bakmışlığım
başkasına kurduğum onca eski tuzağa
her gün bile isteye düşmüşlüğüm var benim
kuşlar insin için sabaha
asfalt çukurlarına su olup birikmişliğim var
bir işaret yeter bana
düşülecek her şey için kusursuz bir planım
durduk yere bir uçurumu kendiyle korkutmuşluğum var
yitirdiği halkayı belki hatırlar diye
sakin bir göle eğilip taş demişliğim var benim
diyelim ki ömrümden cahit sıtkı'yı çıkarttım
bana ne kalırsa yetinirim
kayboldum sandığım yerde
ne de olsa kendime varmışlığım var benim