Arşimet yerdeki kumun üzerine çizdiği bir şeklin önünde diz çökmüştü. Bağrışmaları çığlıkları trampetleri ve duman kokularını duymuyor kentin düştüğünden habersiz görünüyordu. Düşünceleri ve bakışları problemine odaklanmıştı. Romalı asker gelip de ona seslendiğinde onun sesini çok uzaklardan geliyor sandı. "Sana emrediyorum yaşlı adam" diye sert bir sesle bağırdı asker. "Derhal benimle General Marcellus'a geleceksin." Arşimet ona doğru dürüst bakmadı bile. "Beni rahat bırakın! Çıkın!" dedi sabırsızlıkla. "Çalıştığımı görmüyor musunuz? Problemi tamamlamak zorundayım. ancak ondan sonra sizin Marcellus'unuzu görebilirim..."