Doksan Üç Harbi diye bilinen 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sadece bu iki ülke için değil Balkan ve genel olarak Avrupa tarihi için de pek çok değişikliği beraberinde getirmiştir. Gazi Osman Paşa'nın nezaretinde Plevne'de inşa edilen kuvvetli tabyalar ve siperlerin arkasından birbiri ardınca ateşlenen zamanın en modern silahlarından Krupp topları ve Winchester tüfeklerinin şehre taarruz eden Rus ve Romen piyadesine verdireceği korkunç zayiat aslında Birinci Dünya Savaşı'ndaki kıyımın da erken bir habercisiydi.
Dr. Evren Mercan bu kitabında Doksan Üç Harbi'nin belki de en az bilinen safhalarından deniz muharebelerine odaklanıyor. 1877 yılında Osmanlı donanması her ne kadar Rusya'nın Karadeniz filosundan teknik ve sayı olarak daha kuvvetli gözükse de hatalı askerî planlama koordinasyon eksiklikleri ve savaşın genel idaresinden sorumlu komuta kademesinin yetersizlikleri gibi sebeplerle Rusya karşısında önemli bir varlık gösterememiştir. Kara savaşlarındaki askerî teknolojinin gelişimine paralel olarak denizcilikte de yeni icat olunan torpidobotların ve mayınların etkili kullanımı ve buna eşlik eden yeni askerî taktiklerin sahadaki unsurlarla koordineli olarak uygulanması Rus donanmasının nihaî başarısında etkili olmuştu. Bununla birlikte Osmanlı donanması ve bahriye teşkilatı da uğradığı kayıplardan ders çıkarmasını bilmiş yeni teknoloji ve taktiklere uyum sağlamak için süratle tedbirlerini almıştır.