Bu sabah yürümek istedim biraz. Sabahın güzel ve temiz havasını içime çekmek...Ciğerlerimi onunla doldurmak... Kuşların cıvıltısını duymak... Kuşlar sanki ey insanlar uyanın her şey uyandı siz de bize eşlik edin diyor.
Homeros'un kulağına gelenleri duydum.
"Herkese aitim ve kimseye ait değilim. Siz gelmeden önce de buradaydım siz gittikten sonra da burada olacağım."
Hayallerimle duygularımla düşüncelerimle ezel ve ebet arasında gider gelirim...
İçimden geçenleri aktarmak için yılların geçmesi gerekse bile...
Yazmak isterim...
Hatta suya bile yazabilirim...
Yeter ki yazayım..
Niye mi?
Zeytin ağacı yüzlerce yıl canlı ve cansız varlığa şahitlik etmiştir. Tarihin bu asırlık ağacı insanoğlunun bunca zalimliğine karşın aynı zamanda geçmişten bugüne ve geleceğe barışın da sembolüdür. Ayın zamanda bir Akdeniz bitki örtüsü ağacıdır.
Bu kitap yalnız zeytin ağacının bir anatomisi değil tüm yazıların da anatomisidir. Yazılanlar bir bedeninin parçaları ve de bitkinin tümü gibidir. Bedendeki ruh bütünlüğü hepimizin aynasıdır.
Bir zeytin tanesi ne kadar değerli ise bu kitapta bir o kadar anlamlı ve değerlidir. Okurken öyle hissedecek okur.