15. yüzyıl İstanbul'u dünyanın önemli ticaret merkezlerindendir. Bu durum her alanda çeşitli etkiler yaratır. Afrika'dan getirilen vahşi hayvanları özellikle de maymunları beslemek giderek zenginlik göstergesi olur. Bu durum bazı rahatsızlıklar doğurur. Yeni atanan Rumeli Kazaskeri fetva çıkartılmasını sağlayarak toplu bir maymun
katliamına neden olur. Kapalıçarşı'da tüccarlık yapan Ahmet çok sevdiği maymununu kurtarmaya çalışır.
1955'teki 6-7 Eylül olaylarında ise Kapalıçarşı'da çalışan Rum genci Niko'nun olaylar esnasında sığındığı dükkânda bulacağı zula yüzyıllar geçmesine rağmen olayların kesişmesini sağlar.
Zula başarılı bir paralel kurguyla soykırımın diller dinler cinsiyetler ırklar türler arasında bir biçimde tekrar ettiğini anlatmaya çalışıyor. Zaman ve mekân değişse de kötülük hep varlığını sürdürüyor; sadece üzerindeki elbiseyi değiştiriyor.