Balzac'ın ölümsüz On Üçlerin Romanı serisinin son kitabı Altın Gözlü Kız Paris'i ve dönemin sosyolojik atmosferini aşkın bir olay örgüsüyle okuyucuya sunuyor. Ulaşabileceği en yüksek hazzı elde edebilmek için hayatını bile tehlikeye atmaktan çekinmeyen bir züppenin Paris'in cehennemî sokaklarında karşılaştığı altın gözlü kızla yaşadığı maceranın anlatıldığı bu kısa roman aynı zamanda dönemin şüpheli ahlak değerlerini de gözler önüne seriyor.
"Bu insanlar her sabah aileleri mahveden sefaletin sonsuz derinliklerine inmeden önce vicdanlarını bir kenara bırakırlar. Onlar için muamma diye bir şey yoktur. Tüm günahlarının şahidi olan toplumun iç yüzünü apaçık görür ve onu en ağır sözlerle yererler. Böylelikle ne yaparlarsa yapsınlar ya bu çürümeyle kıyaslandıkça dehşete kapılıp kederlenirler ya da onunla yüz yüze gelmekten usanıp gizli anlaşmalar yoluyla durumu benimserler."