Henüz sohbet başlamamıştı; yerde oturuyordum duvara dayanmış bağdaş kurmuş bir şekildeydim.
Birden kızım Funda geldi aklıma ani bir refleksle gözümü kapattım elim alnımda düşünmeye başladım... Allah'ım bu kızı kim alacak? Ne Kürt modeline ne de Türk modeline ne Arap ne de Laz modeline uymuyor! İki-üç ay sonra geri getirirler bu mu koca ben mi kocayım derler...
Şöyle ki efendim; gençlerin atarlı giderli dediklerinden biz yaştakilerin ise tepkili yoksa Allah'a bin şükür güzel bir insan. İçi de güzel dışı da. Tam bu düşünceler içindeydim ki alnımdan elimi çekerek gözlerimi açtım; bir çift göz adeta gözlerini gözlerime zum etmiş ta derinlerine bakarak işaret parmağını da bana uzatarak: "Sen hiç Allah'tan istedin mi? Allah'ın hazinesinde yok yoktur." dedi! Bu ulvi yüce seslenişi yaparak sohbeti başlatan benim manevi rehberim Allah'a götürenim yani hayatımın anlamı Mehmet Rasim Mutlu değerlimdi.
Ve aynen öyle oldu. Ona "Cankuş" diyen bir tip özel ve güzel bir insan çıkardı karşımıza... Rahmani dilek yerde kalmaz.
İste! Vereyim der Allah. Çünkü:
O'NUN HAZİNESİNDE YOK YOKTUR.