Yirmi üç yıllık risalet hayatında yaptığı cennet râyihali sohbetleriyle zirveyi tutan bir talim ve terbiyeyle Asrı Saadet toplumunu bize ikram etti Kainatın Efendisi... Az sonra kapatılacak bir kabir dahi güzelce kazıldı. Akıp giden nehirde bile israf edilmedi. Yavrularını emziren kelp için koca bir ordunun güzergahı değişti. Meyvesini dökmek için ağaç incitilmeden silkelendi. Gönüllerin çorak toprakları bereketli vahiy yağmurları ve feyizli bir bahçivanın üstün emekleriyle dünyanın en güzel gülistanı haline geldi...
Mevlanın hazineleri bitmez. Yeryüzüne bir topluluk daha geldi. Allah'ın ismini kıta kıta taşıyıp dinini nakış nakış yaşamaya ve yaşatmaya çalışan...
Öyle bir padişah ki feth ettiği beldedeki otuz bin Hristiyan Boşnak aynı anda önünde kelimeyi şehadet getirip Müslüman olmuştu. Şanlı ecdadımız Âli Osmanlı.
Bugün yer yüzünün nasibi başka bir topluluk vardı. Kainatın Efendisinin ifadesiyle; "Siz öyle bir dönemde yaşıyorsunuz ki sizden biri emrolunduklarının onda birini terk ederse helak olur. Sonra öyle bir dönem gelecek ki o gün yaşayanlardan emrolunduğunun onda birini yerine getiren kurtulur." Az amelle çok bereketlerin kendisine verildiği müjdeli bir dönem içinde olan günümüz insanını kökleriyle buluşturup aslına dönüp asilliğini kazanabilmesini vesile olarak ebedi alemlerini kurtarabilmek...
İŞTE BUNUN İÇİN YOL ALMAK YOL OLMAK VE YOL AÇMAK GAYRETLERİYLE...