Tanzimat İslami bir devletin Batı'nın maddi dünyasında kendisine yer bulup bulamayacağı belirsizliğinden kurtulmak gayesiyle atılmış bir adımdır. Osmanlı Devleti Tanzimat Fermanı'nın ilanına kadar İslam'ı esas alan bir düzenle yönetilmiştir. Bu da en açık şekliyle kendisini dil üzerinde göstermiştir. O tarihe kadar Türkçeye geçmiş Arapça ve Farsça kavramlar Kur'an ve Hadis kaynaklarına dayalıdır. Fakat Tanzimat'ın ilanı ile Osmanlı klasik düzeninin yıkılması Avrupa düşüncesinin etkisini göstermesi karşısında dönemin aydınları ve yöneticileri yeni bir anlam arayışına girerler. Fermanın ilanıyla medeniyet dilinin dışında yeni karşılaşılan durumları yeni icat edilen düşünceleri yeni ortaya konulan fikirleri
karşılayabilmek için yeni kelimeler bulmaya çalışırlar. Tanzimat'a kadar dile giren kelimelere hassasiyet gösterilirken belli kriterler gözetlenirken Tanzimat'tan sonra herhangi bir kriter bulunmaz. Bunun en büyük nedeni devletin Batı medeniyeti karşısında sanayi teknoloji gibi alanlarda almış olduğu başarısızlıklardır. Ancak söylemde baş edebilme çabalarına girmek gayesiyle Batı'ya ait kavramları almada tereddüt etmemişlerdir.
Batılılaşma ve modernleşme anlamında bir reform programı ortaya koyan Tanzimat Fermanı'nı takip eden süreçte karşılaşılan yeni kavram ve tanımları belirlemek amacıyla yapılan tartışmaları okurların bilgisine sunan bu kitap Tanzimat Edebiyatı'nın önemli bir meselesi olan kavram kargaşasını çözmeye yönelik girişilen gayretleri edebiyat dünyasının takdirine sunmaktadır.