İçinde bulunduğumuz 2020 yılı şüphesiz yaşanılan ve daha da yaşanılacak olan hadiselerden dolayı dünya tarihinde kendisine ayrı bir yer bulmuş durumdadır. Bu durum geçmiş yüzyıllarda birbiri üstüne gelen felaket ve savaşlara sahne olan yıllar gibi tarih boyunca anılacak ve hatırlanacaktır. Şüphesiz ABD'de yaşanan başkanlık seçimleri ve sonucunda ikinci dönemi yaşamadan koltuğa veda etmek zorunda kalan Donald Trump benzeri kaybedenlerin olduğu gibi körfez ülkeleri ile siyasi ve ticari ilişki kurarak konumunu güçlendiren İsrail gibi kazananlarında olduğu bir yıl oldu. Bizlerde Euro Politika dergisi olarak içinden geçtiğimiz ve sağ salim çıkmayı başardığımız 2020 senesinin ve bu senede yaşanan olayların Avrupa Birliğine olan yansımaları ve ikili ilişkilerine olan etkilerini de göz önünde bulundurarak bu sayıyı hazırlamaya karar verdik.
Kapak konumuz olan "Transatlantik İlişkilerinde Yeni Dönem" başlığıyla öncelikle ABD'de yeni yılla birlikte başlayacak olan Joe Biden dönemi ve bu yeni dönemde eskiye yani Trump dönemine nazaran ne gibi değişme ve gelişmelerin beklendiğine dair yorum ve görüşlere yer verdik. Yeni dönem ABD-AB ilişkileri ve ABD'nin yeni Ortadoğu yaklaşımının nasıl olacağını anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Şüphesiz her dönem dünya gündemini meşgul eden ve etmeye devam edecek olan Ortadoğu başlığı AB'nin bu noktada nasıl bir yaklaşım sergilediği ve sergilemeye devam edeceği konusu ile de büyük ölçüde ilintilidir. Yeni dönemde sadece Ortadoğu bölgesi değil kaynayan bir kazan haline gelen Doğu Akdeniz ve Libya sahilleri de Avrupa Birliğinden büyük bir beklenti içerisindedir. Libya'nın işgalinde başat konumda olan Fransa ile başlayan AB'nin kuzey Afrika ilgisi yeni dönemde özellikle sorunların çözümü noktasında nasıl bir seyir izleyecek herkesin merak konusudur. Avrupa Birliğinin özellikle üye ülkeleri olan Güney Kıbrıs (Kıbrıs Cumhuriyeti) ve Yunanistan'ın Doğu Akdeniz'de yürüttüğü enerji arama çalışmalarına ve bu noktada Türkiye ile yaşadığı ciddi krizlere yönelik yaptırım ya da uzlaşı yönünde gelişecek politikası da büyük önem arz etmektedir. Uzunca bir süredir beklemeye alınan Türkiye-AB ilişkilerinin de bahsi geçen sorunun çözümü neticesinde hızlanacağı herkesçe düşünülmektedir.
Yine uzunca senelerdir dünya gündemini meşgul eden İngiltere'nin AB'den ayrılışı (Brexit) ile ilgili Aralık-2020 tarihinin milat olması ve başta Ankara anlaşmasının yürürlükten kalkışı olmak üzere Türkiye'yi de yakından ilgilendirmesi sebebiyle her ne kadar geçmiş sayılarımızda ve etkinliklerimizde bu konuyu sıkça işlesek ve üzerinde düşünsek de bir kez daha değinmeyi uygun gördük. Yine 2020 senesinin felaketler zinciri içerisinde gerçekleşen II. Karabağ savaşı ve bu bağlamda Avrupa Birliğinin Kafkasya politikasına dünden bugüne bakmaya çalışarak özellikle ateşkes sonrası yeni dönemde AB'nin bölgede daha aktif bir rol üstlenmesi ve bölgeyi tamamen Rus hakimiyetine terk etmeden inisiyatif almasının ne denli önemli olduğunu da anlatmaya çalıştık.
Kurulduğu günden bugüne bir ruh ve evrensel bir hukuk anlayışı ile yoluna devam Avrupa Birliği'nin birlikte bütüncül ve çözüm odaklı bir davranış sergilemesi bugün dünyada ve Avrupa'da yaşananlar göz önüne alındığında daha büyük bir önem taşımaktadır. Dünyaya yön veren büyük güçler arasında daha etkin yer alması gereken AB'nin içsel sorunlara boğulması ve üyesi ülkelerin dahi birbirleri ile olan sorunlarında yalnız bırakması şüphesiz birliğin geleceğini ciddi tehlikeye sokmaktadır. ABD seçimleri sonrası yeni dönemde yaşanması muhtemel gelişmeler ve bu gelişmelere karşın AB'nin tepkilerinin de yakın takipçisi olacağımızı ve Euro Politika olarak sizlerle paylaşacağımızı bilmenizi isteriz.