Modern endüstriyel dönüşümün hemen hemen tüm ders kitaplarında Watt'ın on sekizinci yüzyılda buhar makinesini icat etmesiyle başladığı belirtilir. Elbette buhar makinesinin icadı tarihsel süreç içerisinde endüstriyel devrim niteliği taşıyabilir ancak Lewis Mumford ne kömür ne demir ne de buharın endüstri devrimlerinde anahtar rolü oynamadığını ileri sürmekte ve esas aktörün "saat" olduğunu belirtmektedir. Mumford'agöre saat gelişimin her aşamasında hem makinenin en çok göze çarpan gerçeği hem de tipik sembolüdür. Mumford'un bu savına göre feodal dönemde zamanı takip etmek yerine zamana uyma zamana fiyat biçme ve paylara bölme noktasında saat kapitalizmin de hızla yol almasında ana etkenlerden biri olmuştur. Bu noktada Mumford'ın bu iddiası endüstri 4.0 diye adlandırılan süreçte işlevsel bir bilgi niteliği taşımaktadır. Çünkü endüstri 4.0 zaman algımız üzerinde derin etkiler yaratarak tabir yerindeyse hızıyla ve zamanı kullanmamıza sağladığı katkılarla baş döndürmektedir ve Mumford'un dediği gibi saat sadece zamanı takip etmeye değil endüstri 4.0 bileşenlerinde kendini gösterdiği gibi insanların eylemlerini senkronize edip takip etme işlevi de görmeye devam etmektedir.Zamanın ve teknolojinin etkileşimi sonucu ortaya çıkmış olan ve bugün adından sıkça söz ettiren endüstri 4.0'ın işletme fonksiyonlarına etkisinin incelendiği bu eserde öncelikle kavramın ortaya çıkışı işletmelere etkileri açıklandıktan sonra stratejik yönetim ve bilgi yönetimi bağlamında değerlendirmesi yapılmıştır. Ardından kavram işletmenin üretim muhasebe finansman pazarlama insan kaynakları yönetimi fonksiyonları bağlamında ele alınmış ve incelenmiştir. Ayrıca işletmelerin olmazsa olmaz çabalarından girişimcilik ve inovasyon perspektifinde de kavram analiz edilmiştir. Bu anlamda kitap konuyla ilgilenen tüm öğrenci akademisyen ve yöneticilere yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.