"Yazın uzun günlerinde daha fazla çalıştığı halde akşamları evine eskisi gibi bitkin ve takatsiz değil büyük bir coşku ve neşeyle gelirdi. Yürürken koşar söylerken güler önceleri geldiği zaman bir parça dinlenmek için üzerine düştüğü sandalyelerin hiçbirinde oturamaz evin içinde sürekli dolaşır dururdu. Yüzünde parıldamak için zamanın en küçük müsaadesini bekleyen gençliğin canlı rengi görünmeye başladı. Yirmi yaşındayken insanı aciz bırakma kudreti olan böyle bir tebessümün karşısında hiç bulunmadınız mı?"
Samipaşazade Sezai edebiyatımızın modern anlamda ilk hikâyesi olarak kabul edilen hem romantizm hem realizmden izler taşıyan bu önemli eserinde yalnızca bir edebi türü modernleştirmekle kalmamış hikâyenin gücünün ayrıntıdan beslendiğini sıradan gibi görünen hayatların basit hikâyelerinin bile anlatılmaya değer olduğunu göstermiş o hayatların içindeki merakları acıları korkuları sevinçleri hayal kırıklıklarını abartısız gerçeklikleriyle gözler önüne sererek kendi zamanını aşmış edebiyat tarihimiz içindeki eşsiz yerini almıştır.