"Siyah istanbulin ve kırmızı fes giyen haremağaları canlı mahluklardan ziyade birer heyulayı hatırlatıyorlardı."
Bir Haremağasının Hatıraları II. Abdülhamit saltanatının son birkaç yılı içerisinde Yıldız Sarayı'nda geçen ve bu dönemi Hayrettin adlı bir haremağasının gözünden tüm ayrıntılarıyla anlatan bir tarihi roman. Ancak Suat Derviş sadece hareme ait bilinmeyenleri saray entrikalarını anlatırken değil hadım edilen köleleştirilen bir erkeğin psikolojisini tasvir ederken de ustalığını gösteriyor.
Bu romanı okurken Osmanlı sarayının gelmiş geçmiş tüm haremağalarını bu insanların çocuk yaşta vatanlarından koparılışlarını âdetini dilini bilmedikleri bir coğrafyada kuma gömülerek etleri dağlanırken hissettikleri acıyı düşünün. Köle olarak satılığa çıkarılışlarını hayatları boyunca tüm kaderlerinin bir başkasının iki dudağının arasında oluşunu aklınıza getirin. Göreceksiniz ki Suat Derviş tüm bunları düşünmüş hissetmiş ve bu acıyı karanlığı kelimelere dökebilmiş.
Serdar Soydan'ın sonsözüyle.