Apartmanın giriş katındaki bu kapıyı daha önce hiç fark etmemiştim. Bekir kapının kilidini açtı içeri girdik. Kapıyı içeriden kilitledi. İçerisi karanlık ufakça bir göz odaydı. Kapının birbiriyle birleşmeyen uçlarından sızan dışarının ışığı aydınlatıyordu içeriyi sadece. İçeride odunların kokusu toz kokusuna karışıp ağır bir küf kokusunda birleşiyordu. Odadaki eski koltuğun ve tek bacağı kırık sandalyenin üstü toz kaplıydı.
"Niye geldik buraya?"
"Biraz baş başa kalalım istedim güzelim."
Kenarda duran eski bir battaniyeyi aldı. Yere serip üstüne oturdu ve
"Gel bakayım yanıma" derken eliyle battaniyeye hafifçe vurduğunda battaniyeden yoğun bir toz bulutu kalktı havaya. Yanına oturdum. Küf kokusuna burnum alışmaya başlamıştı. Birazdan başıma geleceklerden ise habersizdim...
...
"Bekir dur ne olur?"
Elini dudaklarıma götürdü
"Şşşş..."
Artık beni dinlemiyordu. İyice hiddetlenmiş nefes alış verişleri hızlanmıştı.
...
Her şey o kadar çabuk oldu ki aklımda kalan tek şey hissettiğim acıyla bağırdığımda Bekir'in eliyle ağzımı kapatıp "Sessiz ol kız apartmanı başımıza toplayacaksın" demesiydi. İlk acının şokunu atlattıktan sonra çığlıklarımı içime akıttım. Bekir ise hiddetinden bir şey kaybetmiyordu. Artık acıya karşı hissizleştiğim sırada birden kapı çaldı. Panikle irkildim. Bekir elini dudaklarıma götürerek susmamı işaret etti sessizce ama durmadı yavaşladı sadece. Kapının çalışı giderek hızlanıyordu.
"Kim var orada? Bekir içerde misin aç kapıyı!"