İnsanın bütün faaliyeti ve davranışları yapıp-etmeleri bir düşünce mahsülüdür. Düşünce ürünü olmayan şuur alanı içinde yer almayan bir davranış insan olmanın gereği değil ya aşkın varlık alanının ya da hayvani sahanın faaliyeti olarak görülmektedir.
Yüzyılların birikimi olan eğitim ve/veya pedagoji sonu görülmeyen bir hedefe yönelmek değil tasavvur edilen hesaplanıp tasarlanan geleceği bugünden yaşamak gayretinden başka bir şey değildir. Gelecek adına bugünden karar vermek hatta kişinin yaşamayacağı fakat yaşayacaklar adına karar vermek demektir. Böyle bir durum elbette daima itirazlarla karşılaşacaktır.
Henüz yaşanılmamış zaman için karar vermede kendisinde yetki görenler; ebeveynler ve toplumları yönetmeye talip olan siyasal erk ile tabi kılınanlar arasında eşitsizlik ve boyun eğen bir boyun eğdiren arasında araç haline getirilen akıl ve bilim bu mücadele sahasının unsurları olarak karşımıza çıkmaktadır.