Anavatanları Kafkasya'dan 1864 yılında sürülen Adiğelerin acı öyküsünü yazmak istedim. Belki de bu dünyamızdaki bilinçli olarak yapılan ilk soykırımın öyküsüdür. Rus Çarlığı ile yapılan sürekli savaşları; diğer yanda yüzyıllardır süren köle ticaretinin Adiğe nüfusuna verdiği zararları yazmaya çalıştım. Osmanlı topraklarına yola çıkan nüfusun üçte birinin yollarda üçte birinin yerleştiği bu topraklarda ölmelerini İngiliz ve Osmanlı Devleti politikalarının Adiğelere yansıyan olumsuz etkilerini farklı bir bakış açısıyla yazıya aktarmaya çalıştım.
Bundan 152 yıl önce Hazar Denizi'ne (Kaspi Denizi) ve Kafkasya'ya adını veren Kas ırkının son temsilcileri anayurtlarından sürüldüler. Binlerce yıldır Kafkasya'da yaşayan ve Ön Asya'ya Orta Doğu'ya demiri ve tekerleği tanıtmış; bir halkın son temsilcileri son istilacıya karşı verdikleri savaşı kaybettiler.
Tarihte çok katliam göçe zorlama olmuştur. Ancak Çerkeslerin sürgünü geçmişteki örnekleriyle karşılaştırılmayacak kadar büyüktü. Çerkesler 20. Yüzyılın ikinci yarısında II. Dünya Savaşı'ndan sonra "SOYKIRIM" tanımına uyan bir muameleye maruz kalmışlardır.
1992 yılında Kabardey-Balkar 1996 yılında Adıgey parlementoları 19. Yüzyılda Rus Çarlığı'nın Çerkeslere yaptığı uygulamaları soykırım olarak tanımlamıştır.
Çerkeslerin yurtlarından sürülmesinden 14 yıl sonra Ruslar Balkanlar'ı aşıp Yeşilköy'e ulaştı. Doğu'da ise Erzurum'u işgal edip Sivas'a kadar geldi. Yaklaşık 60 yıl sonra Osmanlı İmparatorluğu sona erdi.
Yok edilen sadece bölgede yaşayan halk değil Antik Çağ'dan günümüze uzanan bir kültürdü. Günümüzdeyse Kafkasya İsrail Suriye Ürdün ve Anadolu'da son günlerini yaşayan bir kültüre dönüştü.
Kafkas kökenli halklar Antik Çağ'da Kafkasya'dan İspanya'nın Bask Özerk Bölgesine Sümer'e Mısır'a Trakya ve Balkanlara Bugünkü Yunanistan'a İran'ın batısına Hazar'ın ötesine Kırgizistan'a kadar uzanan bölgede yaşamışlar ve geride iz bırakmışlardır.