Ölüm ile kalım arasındaki çizgiyi ifade eden ötanazi aslında insanlığın kadim problemlerinden biridir. M.Ö. 753 yılında Roma şehrini tesis eden Romulus şekli bozuk çocukların ölüme terk edilmesi için komşulardan beşinin görüşünün alınmasını yeterli bulduğu Eskimoların yaşlılarını buzullar üzerinde terk ettiği veya Japonların hastalarını ölümle baş başa bıraktıkları bilinir. Bu primitif ötanazi örnekleri bir yana terimsel anlamda ötanazinin dünyanın gündemine girmesi modern dönemde ölme hakkının savunulması ve ötanaziyi yasal hâle getirme girişimleriyledir. Modern dönemde sıkça gündeme gelen ve gelecek olan ötanazi doktor destekli intihar tedavinin reddi gibi meseleleri konu edinen bu eser aslında hayatın sonu ile ilgili kritik bazı sorulara cevap bulmaya çalışır. Bu soruların başında insanın hayatın ölümün ve hastalığın anlamının ne olduğu; ötanazinin kasten öldürme mi yoksa yardım elimi mi olduğu; tedaviyi reddetmenin mümkün olup olmadığı bazı klinik parametreler bir araya geldiğinde tedavinin esirgenip esirgenmeyeceği ve triyajın uygulanması gelmektedir. Bu eser söz konusu bu soruların yanıtlarını arıyor onlara Müslümanca bir bakışla bakıyor ve hepimizi derinden sorgulayacak bir noktaya çekiyor.