"Selma ağız kısımları aşınmış iki basamaklı dar merdiveni çıkıp otelden içeri girdi. Neme benzer bir koku doldu ciğerlerine... Otel kokusu. Giriş katı geniş değildi fakat öyle çok dar da sayılmazdı. Biri ikili diğerleri tekli beş tane derileri eprimiş koltuk koltukların çevrelediği kaplaması yer yer atmış krem renkli bir sehpa sehpanın üzerinde tepesine kadar su dolu alt kısmı geniş ağzı dar cam sürahi bir tabağa ters çevrilmiş su bardağı... Sağı solu unutulmuş sigara yanıklarıyla dolu sert plastikten yapılma kül tablası ile birkaç gazete ve dergi... Kül tablası boştu boş olmasına ama içeriye sanki bir daha hiç çıkmamacasına yapışmış sigara kokusu sinmişti. Yan taraftaki duvara monte edilmiş üstü açık büyük bir rafta ekranına mikadan cam takılı televizyon ile regülatör vardı.
Televizyonun yanı başındaki diğerine göre nispeten küçük rafta ise ahşap hasırlı bir radyo... Zemin içine beyaz mermer parçaları katılmış ve artık iyice soluklaşmış olan karolar ile bezenmişti. Karolar dört tanesi birleşince orta kısımda çiçek deseni oluşturacak şekilde yerleştirilmişti. Tavandan sarkan büyük metal vantilatörün çevresinde birkaç yapışkan karasinek keyifsiz keyifsiz dolanıyordu."