İnsanın (tüm tanrıları tüm devletleri tüm kanun koyucuları özetle bu dünyanın belirleyeni erkek olduğuna göre erkeğin) gerek kendisiyle gerekse dışı bildiği her şeyle kurduğu marazlı ilişkiden hareketle insanın ve tüm canlıların esenliği için biricik çözümü doğada ve dolayısıyla uygarlık eleştirisinde arayan metinlerden oluşacak Kısacası dizimizin ikinci kitabı Yürümek. Adını bugünün terminolojisiyle ilk "çevre aktivistleri" arasında anabileceğimiz Amerikan aşkıncılık akımının önde gelen temsilcilerinden düşünür yazar şair Henry David Thoreau'dan yürümeye övgü; Yürümek Umay Öze'nin çevirisiyle...
"Geçen kasım ayında hatırı sayılır bir günbatımı yaşadık. Ufak bir dere yatağı da bulunan bir çayırda yürüyorduk; güneş soğuk ve kurşuni günün sonunda batmadan hemen önce nihayet ufuktaki açıklığa erip âdeta sabah güneşiymişçesine parıldayan yumuşacık ışınlarını karşı taraftaki kuru otların ağaç gövdelerinin sırttaki çalı meşelerinin üzerine düşürdü ve gölgelerimiz sanki bizler onun ışığındaki birer toz zerresiymişiz gibi çayırın doğusuna doğru alabildiğine uzadı. Bir dakika öncesine kadar hayal dahi edemeyeceğimiz bir ışıktı bu; ve hava öyle ılık öyle dingindi ki çayırı cennete çevirmek işten değildi. Bunun tekrarlanmayacak tek seferlik bir olay olmadığını sonsuz sayıda akşam sürgit gerçekleşeceğini orada yürüyen son çocuğu neşelendirip yüreklendireceğini düşündüğümüzde ihtişamı daha da arttı..."