18. ve 19. yüzyıl milliyetçilik dalgasının dünya üzerinde birçok ülkede yoğun olarak hissedilmesine rağmen dünyanın doğu ülkelerinde etkilerinin en fazla hissedildiği coğrafya şüphesiz birçok milliyet unsurunun yer aldığı Osmanlı toprakları olmuştur. Bu anlamda Fransız Devrimi Osmanlı aydınları üzerinde büyük bir etki yaratan ilk Batı hareketidir. Ancak devrimin sloganı "özgürlük eşitlik kardeşlik" Osmanlı İmparatorluğu içinde yaşayan farklı etnik unsurlara aynı biçimde yansımamıştır: Osmanlı İmparatorluğu topraklarında milliyetçilik "özgürlük eşitlik ulusallık" biçimini almıştır.
Dünya genelinde tarih boyunca milliyetçi hareketler kendilerini yegâne olarak ifade etse de gerçekte bütün milliyetçi hareketler birbirine benzemektedir. Hepsi topluma nizam verirken ortak varsayımlara dayanmaktadır. Her milliyetçi kendi milletinin taşıdığı bazı özelliklerle diğer milletlerden ayrıldığına inanmaktadır. Dil etnik köken din ve tarihsel geleneklerle ilgili bu özellikler bir milleti diğerinden ayırmaktadır.
19. yüzyıldaki Arap milliyetçiliği konusundaki söylem milliyetçi bilincin ve hatta tutarlı bir milliyetçi teorinin var olduğuna dair zorlayıcı kanıtlar üretme zorluğuyla karakterize edilmiştir. Geçen yüzyılın milliyetçilik hakkındaki yazılarda iki ana yorum göze çarpmaktadır: Birincisi Arap milliyetçiliği olarak yorumlanan teori aslında İslam'ı kurtarmak için gerçekleştirilen bir girişimden başka bir şey değildi. İkincisi milliyetçi düşünce olarak görünen şeyin milliyetçi bilinçle ilgisi yoktur; zengin sınıfların çıkarlarına ilgi gösterme çabası mevcuttur.
Aynı yüzyılda Osmanlı topraklarında misyonerlik faaliyetleri ile birlikte eş zamanlı olarak ortaya çıkan Arap milliyetçiliğinin entelektüel boyutlarında batılı misyonerlerin başını çektiği eğitim faaliyetlerini ve kurumlarının konumu Arap milliyetçiliğinin farklı boyutlarda ele alınmasını ve bu noktada daha fazla düşünülmesini zorunlu kılmıştır.