Henüz yıkılmış bir binaya döndüm bin ay geçti işitmedim sesini.
Yavuz gemilerde güverteye çıktım kamaramda akşamlar kan pompaladı.
Haki bir ıslıkla sakallarını devraldım babamın.
Sabahlar boydanboya evim artık dedim evsizdim unuttum.
Nesterenine neşveydim ki uyuyunca tüm unutmalar durur dediler.
Yattım uyudum.
Kırk dokuz saat sonra kemikler fışkırdım ellerimden.
Ellinci saate girerken
annemin kalanında bir uyuşma
bir her şeyi yanlış şeylere uydurma...
Ellerinde dondurma misafirlikten döndü o akşam
Benimse saçlarımda saçımı döken briyantin
aklımda baskülsüz insan erimesi.
Evinin camından Serengeti'yi gören bir sigorta brokerı gibi
açıyorum gözlerimi bir balo için dikilmiş eskizaman ceketime.