Lacan ve Freud'un psikanalitik görüşlerini bazen yan yana koyup bazen üst üste yerleştirip bazen de farklı mecralara akıtan Grosz psikanalize dair feminist bir okumanın haritasını çıkarmaya çalışıyor. Bu harita üzerinde psikanalizin feminizm için hem kapattığı ve kapatabileceği hem de açtığı ve açabileceği güzergâhları gösteriyor. Grosz'un ifadesiyle "feminizmi büyüsü altına alan" psikanaliz feminist öznelliğin kuruluşu bakımından ufuk açıcı açıklamalar sunmuş olsa da esasen "fallosantrik"tir. Bu sebeple Lacan'ın "ayna evresi" ve "egonun oluşumu" ile "baba-nın-adı" ve "sembolik düzene giriş"e dair analizleri de feminist bir süzgeçten geçirilmeli sunduğu çözümler kadar yarattığı problemler de dikkate alınmalıdır. Grosz bu fikirden yola çıkarak başta Kristeva ve Irigaray'ın Lacan okumalarında feminizmi psikanalizin büyüsünden kurtarabilecek hatta psikanalizi büyüleyebilecek bir feminist yaklaşımın izlerini sürüyor. Bu tersine büyünün gerçekleşebilmesi için bizi cinsel farkın "aynadaki öteki kadın"ın ufkuna davet ediyor.
Avustralya'da Sydney Üniversitesi'nde felsefe eğitimi alan Elizabeth Grosz çeşitli üniversitelerde çalıştı. Halen Duke Üniversitesi Kadın Araştırmaları ve Edebiyat bölümünde profesör olarak görev yapan Grosz karşılaştırmalı edebiyat beden politikaları toplumsal cinsiyet felsefe kültürel çalışmalar alanlarıyla ilgileniyor. Özellikle materyalist feminizm fark felsefesi insan sonrası yaklaşımlar üzerine araştırmalar yürütüyor. Önemli kitapları arasında Volatile Bodies (Uçucu Bedenler Bedensel Bir Feminizme Doğru çev. Kevser Güler Notabene Yayınları 2020); Space Time and Perversion: Essays on the Politics of Bodies; Becoming Undone: Darwinian Reflections on Life Politics and Art; The Nick of Time; Chaos Territory Art: Deleuze and the Framing of the Earth; The Incorporeal: Ontology Ethics and the Lİmits of Materialism sayılabilir.