İlk namazıma yarın sabah başlayacağım. Gece boyunca uyuyamadım. Bir sağa bir sola dönüyorum. Uykum gelmiyor. Vakit yaklaştıkça kalbim hızlı hızlı çarpıyor. Alemlerin Rabbi olan Allah'ın huzuruna gideceğim. Çok az kaldı. Oda sessiz. Herkes uyuyor. Bir ben uyumuyorum. Heyecanlıyım. Titriyorum. Endişeliyim. Aklıma her şey geliyor. Ya namazdayken unutursam her şeyi. Ya Allah okuduğumu beğenmezse... Ne diyeceğim? Bunları düşünerek daha beter oluyordum. Ağır ağır nefes alıyordum. Bu anı özlemle çok bekledim. Nihayet Allah'a kavuşacağım konuşacağım derdimi anlatacağım özür dileyeceğim.
Rükûya vardım. Her şeyin yaratıcısı yüce Allah'a boynumu eğiyordum. "Geldim huzuruna buyur Allah'ım" diyerek başımı eğiyordum. Kalkınca secdeye gitmek varmış. Alnımı yere koyunca secde edince Allah'a teslim olunca her şeyin farkına varınca çok geç kaldığımı bilince ağlamaya başladım. Ben neredeydim ki sana inanan müminler secde ederken. Şimdiye kadar huzuruna gelmediğim için nasıl utanıyorum Allah'ım.
Başörtülü kızlara özeniyordum. Onların başörtülerini takarak aynanın karşısına geçiyor ve saatlerce kendime bakıyordum. Başörtü takamadığım için geceleri yatağın içinde sessizce uzun uzun ağladığım olurdu. Başörtüsü takmanın lezzetine varamadığım için gözyaşlarım dinmiyordu. Başörtü benim büyük hayalimdi aşkımdı. Ama bir gün bu lezzeti tadacağımı biliyordum ve kendi kendime "Üzülme! İnşallah bir gün gelecek başörtüsü takacağım ve dünyadaki en mutlu kişi ben olacağım" diyordum.
Ben beni bıraktığım zaman sen beni bırakma Allah'ım!