Duyguların hayal ve düşüncelerin uyum içinde anlatıldığı dizeler bütünüdür şiir. Kesin bir tanımı yapılamamıştır. Edebiyatta isim yapmış şairler değişik tanımlarla anlatırlar şiir türünü. 18. yüzyılda şair sayısı pek çoğalmış. O devrin şairlerinden Sabit'in şöyle bir sözü var: "Her kaldırım taşının altından bir şair çıkar." İnternet dünyasında edebiyat sitelerinin çoğalması ile bu cümle şimdi de geçerli. Bunun yanında şair olma özelliği taşıyan kişiler de şiirlerini tanıtacak ortam bulmuşlardır.
Değerli arkadaşım Yıldırım Doğmuş da şiire gönül verip gerçek şair olma özelliğini taşıyanlardan biri. Yazdıklarını "GÖNÜL ŞELALESİ" adını verdiği bu kitapta toplamış.
"Şiirlerimde insan Atatürk Cumhuriyet vatan millet sevgisini; sosyal içerikli konuları geçmişe özlemimi çocuklarla ilgili konuları işledim." diyor. Şiirlerinden bölümlerle o temaları nasıl işlediğini kısaca açıklamak istedim:
İlmin meşalesi elinden düşmez
Yeter ki insan olsun ayırt etmez
Atatürk ilkelerinden ödün vermez
Sen hiç yorulmadın öğretmenim
Bu dizelerle kendisi de emekli öğretmen olan arkadaşımız öğretmenin Atatürk sevgisiyle dolu görevine bağlı olması gerektiğini anlatıyor.
Elimde kalem yazar oldum
Her gün resmini çizer oldum
Seni yeniden sever oldum
Sen gittin gideli be gülüm
Bu dörtlükte de ayrılınca "gülüm" diye adlandırdığı kişiye sevgisinin ayrılıkla birlikte arttığını belirtiyor. Örnekleri çoğaltabiliriz.
İlginç bir tanışma öykümüzün olduğu Yıldırım Doğmuş'u kutluyor; "Gönül Şelalesi"nin hiç kesilmemesini diliyorum. Numan Kurt