Kendini Tanımadan Ölmek Korkusu; içinde nefes alıp verdiğin dünyayla konuştuğun dille çocukluğunun geçtiği apartmanla akıp giden zamanla yanında yörende dolaşan insanlarla kimi zaman ailenle arandaki uzaklıktan doğuyor. Zamanda sıkışanların muhiti Değirmen Mevsimi'ne vardığında kendi çuvalını doldurduğunu unutup bir elmaya uzananı suçlayanlarla göz göze geldiğinde gecenin sahibine yemin olsun ki emaneti ulaştıracağım diye bağırdığında görüyorsun ki bu sensin sen buradasın ve bu senin çığlığın. Ve okuduğun her satırla fark ediyorsun bu anlatılan; sen benden ayrı değilsin diyenlerin biz birbirimizi tanımayan bizleriz diyenlerin hikâyesi. Mahmut Coşkun'un öyküleri; karanlık gecelere ve apaydınlık sabahlara bir ayin ya da gösteri olmayan yaşamlara dair. Dahası başka ölümlere ağlamaktan kendi cenazesine yaş dökemeyen başka mezarlara toprak atmaktan kendi cenazesine yetişemeyen insanlara ve onların tırnaklarındaki kuma dair.