Sinir sistemimizin esnekliğine ilişkin yeni bulgular stimülasyonun sinir sistemimizin özelliklerini ve dolayısıyla semptomları etkileyebileceğine dair kanıtlar sunmaktadır. Stimülasyon plastisiteyi tetikleyebilir; ancak aynı zamanda azaltabilir. Bu elbette yeni terapi stratejilerinin geliştirilmesi ile ilgilidir. Ayrıca yeni bulgular hiperaljezik ve hipertonik bölgeler gibi segmental semptomlara yeni bir ışık tutmuştur.
İyi dinleme (tıbbi geçmiş) ve hastanın yakından gözlemlenmesi gibi segmental semptomlar da bir tanıya varmanın basit ve etkili yoludur. Bunun etkileyici bir örneği visseral ağrıdır. İç organ bozukluklarına ilk bakışta söz konusu organla hiçbir ilgisi olmayan her türlü fenomen eşlik edebilir. Aktarılan ağrı bunun bir örneğidir. Bu fenomenler hepsinde olmasa bile birçok organ bozukluğunda ortaya çıkabilir. Sadece ağrı değil; aynı zamanda kas spazmı cilt sıcaklığı ve rengi bağ doku ve pupilla değişiklikleri segment olarak belirlenebilen semptomların örnekleridir.
Organlar ve vücut parçaları arasındaki etkileşimin kökeni embriyonik gelişimin erken dönemlerinde meydana gelen bir segmentasyon sürecinden kaynaklanır. Bir segmentteki tüm yapılar ortak bir innervasyonu paylaşır. Segmental bir perspektiften bakıldığında birbirinden çok uzak olan organlar yine de birbirleriyle etkileşime girebilir.
Segmental terapi spinal kord segmentleri alanındaki sinirsel aktivitenin stimülasyon yolu ile etkilenmesi anlamına gelir. Genellikle osteopati manuel terapi akupunktur ve nöralterapi gibi tedavi konseptleri segmental stimülasyon amacıyla kullanılır.
Bu kitap segmental ilişkilerin teorik arka planını ve segmental terapi uygulamalarının pratiğini sunar.