Bu kitabın yazılmasının amacı; öncelikle kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetin insan hakları hukukunda nasıl değerlendirildiğinin aşamalı gelişiminin anlatılmasıdır. Ev içi şiddetin önlenmesinin yasal bir çerçeveye kavuşması radikal feminist teorideki kamusal/ özel alan tartışmaları sayesinde mümkün olmuştur. Uluslararası pozitif insan hakları hukukundaki gelişmeler ise; tarihsel seyrinde tedrici şekilde ilerlemiştir. Ev içi şiddetin önlenmesi ve bertaraf edilmesinin hukuki bir çerçeveye kavuşmasında bir dönüm noktası olan İstanbul Sözleşmesi; çalışmanın ikinci bölümünün başlangıç noktası olarak alınmıştır. Çalışmanın asıl ortaya koymak istediği konu ise; İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanun'un uygulama açısından değerlendirildiği bölümdür. Yasal çerçevenin birkaç eksik dışında uluslararası standartlarla büyük ölçüde uyumlu olduğu ulusal hukuka rağmen Türkiye'de kadına yönelik şiddetin bu denli yüksek boyutta olmasının sebebi eşitliği kabul etmek istemeyen ataerkil zihniyetin uygulamada gösterdiği dirençten kaynaklanmaktadır.