Yirminci yüzyıl tiyatrosunun önde gelen isimlerinden Tennessee Williams'ın bu biyografisi bir yazarın sadece eserlerinden ibaret olmadığının en güzel örneklerinden birini sunuyor. Tennessee Williams'ın özel hayatı ile eserleri o kadar iç içe geçmiştir ki neredeyse her oyununda otobiyografik dokunuşlar bulunur. Bu açıdan bakıldığında elinizde tuttuğunuz biyografi bir sanatçının hayattaki sorunlarla eserlerinde nasıl baş ettiğinin sanatını adeta gerçek yaşamının ameliyathanesine dönüştürmesinin en canlı örneklerinden birini oluşturuyor. Tennessee Williams'ın kendi hayatını sanatının çıkış noktası olarak belirleyip onu didik didik etmesini yeri geldiğinde onunla hesaplaşarak bir tür kefaret ödemesini gözler önüne seriyor.
Tam anlamıyla hayatını sanata adamış Tennessee Williams'ın renkli deneysel ve sorunlarla dolu cinsel yaşamından dönemin söz sahibi tiyatro eleştirmenlerine karşı verdiği çetin savaşlara kadar oldukça geniş bir alana yayılan bu eserde oyunlarının beyaz perdeye aktarılmasının hikâyesini okurken dönemin Hollywood atmosferine de bakma imkânı yakalıyoruz.
Annesine ve babasına beslediği öfkesi kız kardeşi Rose'a duyduğu müthiş şefkat fevkalade çalkantılı özel hayatı iniş çıkışlarla dolu mesleki yaşamı ve bütün bunlarla beraber dehanın kıyılarında gezen yaşam serüveni bu kuşatıcı çalışmada zaman zaman neşeli zaman zaman hazin fakat daima sanat-merkezli umutlu bir hikâyeye dönüşüyor. Tam da Tennessee Williams'ın bizzat dediği gibi: "Bir sanatçı sadece sanatında gerçekliği ve tatmini bulabilir..."