"Önce tencerelerin karnı acıkır burada. İnsanlar susamadan sürahiler yanar susuzluktan. Tavalar sır döker tabaklara. Şişeler bardakları tutkuyla öperken kepçelerden kaşıklara arzu akar. Ekmeğin zevkini ilk sepetler çıkarır yemeğinse çatal bıçaklar. Her gün düğün dernektir. Ne fırın yitirir hararetini ne ocağın ateşi söner. Mutfak aşkla döndüğünden Sofra'nın tadına doyulmaz."
Burası Büyülü Sofra'ydı işte...
Zekânın kuyusuna düşen Kleopatra sureti haktan görünüp Allah'a cihad açan Yezid iyileşme arzusundaki Gevher Sultan dünyevi güce boyun eğen Ebussuud Efendi nefsine zulmeden Drakula gençlik hatalarını bir ömür taşıyacak olan Bayan Mao hakikati ararken kendini yücelten Tolstoy yeteneğinin kurbanı Camille Claudel kaldıramayacağı ağırlıkları yüklenen Amy Winehouse ta Öteler'den gelmişlerdi adı gibi büyülü bu mekâna. Don Kişot da vicdanıyla oradaydı ilahlık zannını eriten simyasıyla Yunus da...
Nuriye Akman'dan bir denizin balıkları yosunları mercanları incileri gibi muhabbette yüzen fantastik bir roman Büyülü Sofra...