Mahfil odasında Lütfi Simavi pürgu kesilir ve bir hafta içinde gördüklerinden birikmiş neleri varsa eline geçirdiği bir dinleyiciye onları anlatarak içinin derdini boşaltırdı. Onu en ziyade sabırla dinleyen Mahmut Muhtar Paşa olurdu. Mahmut Muhtar benim çocukluk arkadış onun da gençik dostuydu. Ben ona söylemek fırsatını bulmaz daha doğrusu bulmağa ihtiyaç hissetmezdim. Fakat Lütfi Simavi'nin daima anlatacak şeyleri olurdu.
Lütfi Bey pek dürüst pek metin bir ahlaka sahip ve her şeyin usule uygun cereyan etmesine şiddetle istekli olduğundan doğru olmayan işlere karşı hemen püsküren bir isyan hamlesini zabt edemezdi. Hatta kendisinin sıkca tekrar ettiği bir kör kadı hikayesi vardı. Davası bir kör kadı tarafından görülen doğruyu söylemekten kendini alıkoymaz bir davacının mahkemede kadıya kör dadı diye hitap etmesi neticesiyle davasını kayıp ettiğine dair bir hikaye... Lütfi Bey bu hikayeyi tekrar ettikçe kendisi için "işte ben de öyleyim!"..." derdi.