Denebilir ki sol cenalıta 'sahiplenme. adına en çok istismar edilenlerin başında Nazım Hikmet gelmektedir. Nazım'ın sağlığında hakim olan komünist nitelendirmesi Nazım'm ölümünden sonra kural haline getirilmiş ve bütün ilerici 'sol' ve devrimci çevreler tarafindan "en tutarlı kim?" ölçüsünde karşılıklı iddia ve restleşmelerle sürdürülürmüştür. Öyle ki. ideolojik ve politik bakımdan farklı çizgilere sahip; birbirleri hakkında en uç noktada nitelendirmeler yapan ve hatta son otuzbeş-kırk yıllık politik süreçte asla yanyana gelmemis çevreler dahi konu Nazım olunca aynı sonuçta karar kılabilmişlerdir. Nazım'ın komünistliği üzerine yarışa girenlerin bu özgün ortaklığı dikkate değer!
Sol-ilerici-devrimci cenabta hakim olan "komünist Nazım" nitelendimıine ve ısrarım karşın şair ve politikacı Nazım Hikmet bu niteliği haketmemekteclir. Kimi komünist görüşlerden etkilenmesine ve bana bazı komünist düşüncelere sahip bulunmasına karşın küçük burjuva çemberin dışına çıkamamıştır. Sosyalizrnin-komünimıin güçlü rüzgarından etkilenmiş ve bazı komünist-devrimci özellikler edinmiştir. Ne var ki bu komünist-devrimci özellikler onun ilerici-aydın tarafinı değil kişiliğindeki tali komünist-devrimci ögeler-unsurlar olarak kalmış ve bunlar öldüğü ana kadar baskın çıkmamıştır.
Nazım Hikmet'in Kürtler bağlamındaki tavrı üzerine Türk devrüncilerinin tavır takınmayı ve sosyalşoven görfışleriyle mücadele yiinitınesi beklenir gerekir. Ancak şu ana kadar geçen zaman süresince böyle bir gelişme yaşanmadı. Kürt ulusal sorunu sözkonusu olduğunda. günümüzde bile hala Nazım tavrıyla 'idare eden' politik çevrelerin hakimiyeti ve Nazım'ın izindeki Türk aydın tipinin kuşatması dikkate alındığında fazla bir beklentimiz de yok doğrusu...