Ne müthiş bir kelime. Başlı başına upuzun bir cümle. Tek nefeste ağızdan çıkabilecek kadar kısa bir ömür sürecek kadar uzun. Gerçek anlamını üzerine giydiği zaman evrendeki tüm çağrı-yankı yasalarını anlatabilecek güçte. İşte böyle bir tutunmaya örnektir uğur böceğinin yoncasına tutunması...
İnsan fiziksel anlamda ne zaman tutunur bir nesneye ya da bir kişiye? Ya düşerken ani bir refleksle ya da dengesini sabit tutmak istediğinde...
Manevî anlamda tutunmaları da bu örneklere benzetebilir miyiz?
"Aramakla bulunmaz lâkin bulanlar arayanlardır." diyor Bâyezîd-i Bistâmî Hazretleri. Ne ince bir tarif. "Kul sıkışmayınca Hızır yetişmezmiş" misâli en çaresiz hissedilen anda Rabbi kuluna tutunacağı bir dal uzatıyor.
Bahsi geçen tutunmalar; insanın seçimleriyle değil Allah'ın kullan için yaptığı seçimlerle sağlanıyor. Ve gönüller verilen bu kararla birbirine bağlanmış oluyor.
Bir uçtan bir uca...
Bu kocaman dünyada bir küçümen tutunma hikâyesi de bizimkisi ola...