Türk'ün Anadolu sevdâsının tam ortasında kocaman bir İstanbul manzarası olduğu hemen anlaşılır.
Şimdi kendi kendimize şu suâli soralım: Niye Anadolu? Niye İstanbul? Türk milleti Cihân târîhinin en kıdemli milletidir. Türk milleti Cihân târîhinin hep en güzele tâlib olmuş milletidir. Anadolu ve İstanbul Cihân'ın en güzel ve dahî müstesnâ yerleridir. Durum böyle olunca en güzele Türk'ün uzanması kadar tabiî ne olabilir? Önünüzdeki âciz romanda Türk'ün Anadolu'ya uzanışının ve de fethinin milâdı sayılan Malazgird Zaferi ve o muazzez zaferi kazanan Türk başbûğu Sultan Alp Arslan Hazretleri anlatılmaktadır.
Romana verilen "Cihângîr Savleti-Anadolu Fethinin Romanı" ismi Yahyâ Kemâl'in "Alp Arslan'ın Rûhuna Gazel" adlı fevkalâde şiirinden ilhâm alınarak verilmiştir. Büyük Şâir Türk'ün bütün yükselen değerleri gibi Malzagird Zaferi ile Sultan Alp Arslan Hazretleri'ni de şiir bahçesine taşımıştır. O gazelin ilk beyiti şöyledir:
"İklîm-i Rûm'u tuttu Cihângîr savleti
Târîh o işde gördü nedir şîr savleti"
Yahyâ Kemâl Anadolu'ya yürüyen Türk yiğitlerinin başında kılıç sallayan Sultan Alp Arslan'ı Cihân'ı tutan bir mevkide görmüştür ki elhak öyledir. Sultan Alp Arslan bir Cihângîr'dir.
.....
Bilinen en eski devirden başlayarak İstiklâl Harbi'ne kadar belli safhaları roman tarzında fakat mümkün olduğu kadar didaktik yâni öğretici vasıflar taşıyarak anlatan çalışmalardan ilki "Ötüken Yış-Gök Gözlü Gök Yeleli Bozkurt'un Romanı" olmuştu. İkinci kitabımız Selçuklu şafağını Dicle Nehri ve Zap Suyu vâdîlerine taşıyan bir çalışmaya rûh vermiş ve "Kâlincar'daki Arslan-Yabgulu Türkmenlerin Romanı" adını almış idi. Elinizdeki bu üçüncü kitap "Ergenekon'dan Anadolu'ya Bozkurt'un Yürüyüşü: KIRMIZI YOL" serîsinin Anadolu fethine dâir safhasını anlatıyor: "Cihângîr Savleti-Anadolu Fethinin Romanı".